Sayfalar

27 Temmuz 2012 Cuma

BİLİNÇALTI İHANET ETMEZ

Alakasız bir yerden eve dönüş yolundaydı, hatırlamıyordu. Heralde yine bir kalabalık arkadaş ortamından ayrılmıştı. Neşesiz değildi, neşeliydi. Ama zaten normalde de hep neşeli bir kızdı, yoksa bugün daha iyi bir gün falan değildi. Bedenen yorgun fakat zihnen dingindi, galiba bugün yine hiçbir şey düşünmemişti!
Çok bulanıktı, evinin önüne mi gelmişti, yol üzerinde bir yerde mi durmuştu bilmiyordu. 
Birden karşısında onu gördü!
Aradan upuzun zaman geçmişti. Çok uzun.. Doğrudan onun yüzüne bakmaya çalıştı, neden bilinmez gözleri yandı. Birbirlerine doğru yürüyorlardı. Tam bir milyon yıl geçmişti yüzünü görmeyeli. Ona doğru yürürken bir nevi hafifliyordu, sanki bir milyon yıldır kendi ağırlığı altında ezilmişti de.. 

Adam ona gözleri dolu dolu bir şeyler söyledi; canının yandığını, yanlış yaptığını söyler gibiydi sanki. Tam anlamadı. Ne önemi var, ona gelmişti işte? Ne söylediğinin ne önemi var? Kavga etmeye bile gelse O'na gelmişti. Umut vardı. 
Dayanamadı, kollarını açtı. Sımsıkı sarıldılar. Kokusunu içine çekti, çekti.. Öyle tanıdıktı ki. O an anladı; onu özlemekten yaşlanmıştı. 
Sonra geri çekildi, başını sağa sola sallamaya başladı. O öyle yaptıkça adam ona bir şeyler açıklamaya çalışıyordu. Adamın kurduğu cümlelerin hiçbirini hatırlamıyordu, çok tuhaf, ama kokusunu gayet net hatırlıyordu; huzur'u. Fakat adam konuştukça o hiçbir ses çıkarmadan başını sağa sola daha şiddetli sallamaya devam etti. Adam ona bir şeyler söylemeye çalışırken birden başını yan tarafa sertçe çevirdi.
Yanağı yastığa çarparak uyandı. Derin bir nefes aldı. 
Tavana bakarak en sevdiği şiiri mırıldandı kendine.
Bu iş bitmişti.
Rüyasında bile affetmemişti. 

"Oraya gitme demedim mi sana, 
seni yalnız ben tanırım demedim mi? 
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im? 
Bir gün kızsan bana, 
alsan başını, 
yüz bin yıllık yere gitsen, 
dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi? 
Demedim mi şu görünene razı olma, 
demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl, 
onu süsleyen, bezeyen ben'im demedim mi? 
Ben bir denizim demedim mi sana? 
Sen bir balıksın demedim mi? 
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın, 
senin duru denizin ben'im demedim mi? 
Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi? 
Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im, 
senin kolun kanadın ben'im demedim mi? 
Demedim mi yolunu vururlar senin, 
demedim mi soğuturlar seni. 
Oysa senin ateşin ben'im, 
sıcaklığın ben'im demedim mi? 
Türlü şeyler derler sana demedim mi? 
Kötü huylar edinirsin demedim mi? 
Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi? 
Yani beni kaybedersin demedim mi? 
Söyle, bunları sana hep demedim mi?"
Mevlana Celaleddin Rumi


Hiç yorum yok: