Sayfalar

31 Aralık 2011 Cumartesi

ÜSTÜ KALSIN, YETER Kİ ARTIK SİKTİR GİT

Yılın son yazısı.

Size kısaca seneye nasıl girdiğimi, nasıl çıktığımı anlatacağım. 
01.01.2011, saat 1 suları. Madrid, puerta del sol meydanında geri sayım yapıp yılbaşını kutladık. 10 dakika sonra metroda cüzdanım gasp edildi. Kapkaç değil, gasp. Göz göre göre:) 
Sonrasında eve gidip Türkiye'yi bankaları arayıp kartlarımı kapattım falan filan. 

Anasını sattığımın 2011i hep böyle geçti. "Göz göre göre.."
Kusursuz hatalar silsilesi diyelim. İnsan büyümek için yanılmalıymış ya, ben bu sene baya büyüdüm. 
"Değdi, geçti" dediğim şeyi önce nasıl da atlatamadığımı gördüm. Ağırlığı altında ezildiklerin psikolojini tepetaklak edermiş ya, tepetaklak olmamak için hissiyat şalterlerimi nasıl da kapattığımı gördüm. Akıl sağlığımı korumak adına çok değer verdiğim dostları göz göre göre nasıl da kaybettiğimi gördüm. 
Ben zaten sıçtım sıvadım. Yetmez miydi? Yeterdi. Yetmedi. Bir de Allah karşıma öyle kötü kalpli insanlar çıkardı ki, bu sefer akıl sağlığımı korumak için boğuşmam gerektiğini gördüm. Hem kemiklerimiz paramparça oldu, hem kalplerimiz. Alçıya aldık. 2011 alçıda geçti.
Ailenin nasıl da kalben yanında olmadığını gördüm. İnsanın ailesinin bile sevgisini kazanması gerektiğini, emek vermediği  hiçbir ilişkisinin ona sadık olmayacağını öğrendim.
Herkesin ama herkesin nasıl da vazgeçilebilir olduğunu gördüm. Kendim de dahil.

2011in son akşamından nasıl çıktığıma gelirsek, TEM otoyolunda bir tırın altında kaldım. Birkaç metre sürüklendim falan. Değişik bir adrenalindi. Yine olsa yine yapmam ama. Siz de denemeyin. 2011 gitmeden son öpücüğünü de kondurdu yanağıma. Canım.

"Hiç mi kazanmadın?" diye sorarsanız öyle çok şey kazandım ki. Birçok cümlenin üstünü karaladığın sayfayı çevirirsin. Ben de yeni bir sayfa açtım, satır satır doldurdum. Çok güzel, çok özel şeyler edindim. Beni yoracak her şeyi hayatımdan uzaklaştırdım. Ama çok yoruldum, ama çok zor oldu. Ama oldu. Hayatta kaldım:) 

Fakat şimdi sana tek 1 sözüm var 2011;
Ben hesabı ağır ödedim. Üstü kalsın. Yeter ki artık siktir git.

17 Aralık 2011 Cumartesi

"İki duble içmiştim - YALNIZLIĞIMA DAYANAMAYIP SARHOŞ OLMUŞUM"

"En çok kokusuna aşığım ben bu adamın." diye düşünüyordu karşısındaki delikanlının ellerini tutarken.
Irish Pub olmaya çalışıp da olamamış bir birahanenin önünde duruyorlardı. Biraz zorlasan buradan meyhane bile olurdu. Muhtemelen sigara içmeye çıkmışlardı dışarı. Anımsadı; birbirlerine ilk dokunmaları da böyle olmuştu, biri ötekinin sigarasını yakarken.

Günlerdir konuşmamışlardı. "Neredeydin?" diye bağırdı. Delikanlı ise; "Geldim işte, buradayım. Yanındayım. Daha ne istiyorsun?" dedi gözlerine bakarak. Öyle güzeldi ki rengi delikanlının gözlerinin. Daha önce nasıl fark etmemişti? Sonra delikanlı ellerini onun ellerinden çekti. En nefret ettiği şeydi bu!! Birden sendeledi. Galiba biraz fazla içmişti, dengede duramıyordu. Sinirlendi. Sinirlendiği zaman upuzun saçlarını toplardı hep. Yine topladı.

11 Aralık 2011 Pazar

İnsanlık için küçük- bizim için büyük 1 adım: ERKEKLERİN NEDEN ALDATTIĞINI BULDUK!!!



******Samantha der ki "Ah tatlım, seni seviyorum. Ama kendimi daha çok seviyorum."******


Aylardır ufak çaplı bir araştırma yapıyorum. Karşı cinsten dostlarıma sorular soruyor, geçmişlerini araştırıyor, kimi zaman psikanalizler yapıyorum. (!? uu beybi yıkılıyorum) Gerek kendi, gerek kız arkadaşlarımın geçmişte yaşadıklarından yola çıkarak ortaya inanılmaz bir tez attım ve doğruluğunu kanıtladım. Çok karmaşık sandığımız bir sorunun cevabını sonunda buldum: ERKEKLER NEDEN ALDATIR?

4 Aralık 2011 Pazar

HALA İNANIYORUM. SADECE İBADET ETMEYİ BIRAKTIM.



"İnsan inandığı şeyler uğruna muhteşem hatalar da yapabilir. Kızmamalısın." demiş İskender Över.
Halbuki ben öyle sinirliyim ki kendime.