Sayfalar

19 Ocak 2012 Perşembe

"SENİ SEVEBİLİRİM, BELKİ BİRKAÇ SENE SONRA"

"Seni" dedi, "sevebilirim". "Belki birkaç sene sonra".
Çok saçma! Hiçbir eksik yoktu! Tüm parçaları tamdı. Neden şimdi değildi?


Evet, tüm parçaları tamdı, oradaydı. Fakat dağınık bir puzzle gibiydi. Eksik yoktu ama henüz birleşmemişti. Onun aradığı her şeye sahipti ama bütünleşmemişti.
"Ahh, hepsi bu aptal şairlerin drama queen'liği yüzünden. Bir iki edebi zırvayla her duygusal insanın pankreasında bir sızıya rahatlıkla neden olabiliyorlar. Hayır ben yüzeysel değilim, bu insanlar çok derine batmış. Sevebilirmiş ama birkaç sene sonra! Bütün kadınlar gerizekalı."
Telefon rehberine göz gezdirdi. Ona aşık saf kadınlardan birini akşama nargileye çağırdı. O gün o cümleyi uyuyana kadar hiç hatırlamadı. Ertesi sabah o cümleyle uyandı.

Sonra bir daha cümlenin sahibini hiç görmedi.
Görmemesi daha mı iyiydi? Birkaç sene sonra karşılaşsalar mesela, tam da onun sevebileceği zamana denk gelecek şekilde?
"Zırvalamaaaa..." dedi kendi kendine arabada giderken. "Üzerinden çok zaman geçti. Esrarkeş şair bozuntularına benziyorsun."
Radyoyla oynuyor, bilinçsizce frekansları karıştırıyordu. Fona slow bir müzik koyup da şiir okunan iğrenç şiir programlarından birine denk geldi. Frekansı bilerek değiştirmedi. Bir anda karnına bir tekme yemiş gibi oldu, farketti:
Birini sevmediğini söylemenin daha güzel bir yolu olamazdı! "Seni sevebilirim, belki birkaç sene sonra.."
Onu görmeyeli o kadar, o kadar çok olmuştu ki.. Radyodaki spiker Turgut Uyar'dan bir şeyler okuyordu. O sırada pankreasında bir sızı hissetti. İçi sıkışıyordu sanki. Sustu, radyoyu dinledi.

"Bir kere yolda karşılaşalım, onunla da avunacağım.
Adımı sesince duymaktan vazgeçtim.
Sesini duysam susacağım."

Hiç yorum yok: